seni sevmek ne güzelmiş diyebilsem keşke
  Bir Hikaye
 
Dağlık bir alanda köyde doğan Bir çocuk zorluklar içinde büyür ve hayata tutunmaya çalışır.
Artık okula gitme zamanı gelmiştir.Odruk ,küçük topraktan yapılma iki katlı bir evde yaşardı.Evin 3 bölmesi vardı.Hemen eve girişte ,el ile yapılan tahtaların birleştirilmesinden oluşan ve kocaman kilitleri olan bir kapısı vardı.Kapı kapandığında bütun ev kapanma sesi ile titrerdi.Kapıdan girişte geniş bir salon vardı. Salonun sağında ve solunda duvar içinden oluşturulan pencere şeklinde taka denilen bir boşluk vardı .Buraya eşyalar konur önündede bezden bir perde olurdu.
Evin sıvaları topraktan olduğundan beyaz toprak ile badanası yapılırdı.Ev mis gibi toprak ve nem kokardı.Aynı salonda geniş bir bacası olan ve yemek ve ısınmada kullanılan bir ocak vardı.Salondan yine tahtadan yapılma daha küçük bir kapısı olan hayat dedikleri bir odaya sahipti.Bu odanın penceresi yoktu salondan gelen ışıkla aydınlanırdı.Uzun zaman kalınca eşyalar ve nasıl bir yer olduğu belirginleşirdi.İlk anda zifiri karanlık bir yerdir.
Güneye bakan ve salona bitişik kapısı işlemeli tahtadan yapılma oturma odası vardı.Oda da Çok küçük  üç adet küçük pencere vardı pencerelerde camlar tahtaya oyulmuş çukurların içine yerleştirilmiş ve dışında birbirinin içine geçerek oluşturulan pençere demirleri vardı.Evin duvarları yaklaşık bir metre kadardı. Güneye bakan oturma odası kışında oldukça sıcak olurdu.Evin önünde bir arabanın park edebileceği kadar bir alan vardı.Odruk burada oynardı.
Dağın yamacında olan bu evin ,hemen bitişiğinde ,evin bahçesi vardı. Bahçede sebzelerini yetiştirirlerdi.Bahçenin sulama suyu ise köyün tek çeşmesinden gelen su ile yapılırdı.
Köyün evleri iki sıra halinde dağın yamaçına yerleştirilmişti. Evlerin de önünde toprak yol ile diğer evlere gidilirdi.
Odruk un evi köyün alt sırasında ,orta da sayılırdı.Köyün çeşmesine de yakın dı.Evlere sitil denen kovalar ile içme suyu kadınlarca taşınırdı.Evlerde elektrik yoktu ve asfalt  yoktu .Halkın çoğunluğu hayvancılık ve tarımla geçinirdi.
Köyün karşısındaki dağın yamacında köye ait üzüm bağları vardı.Bazı evlerin önünde bir iki cınar ve dud ağacı vardı.Sabah erkenden kalkıp büyükbaş hayvanlar köyün sığırtmacına teslim edilir ve akşamda hayvanlar kendi ahırlarına dönerdi.
    Daha uyanmaya çok vardı etrafına bakındı kimsede ses seda yoktu.Topraktan yapılma evin çatısı yoktu ,yerine ağaç gövdesi ile desteklenmiş ,merteklerden oluşmuş ve üzeri de toprakla kapatılıp yuvarlak bir taş ile toprak sıkıştırılırdı.Bu dam dedikleri çatı bazende ev ianlamında da kullanılırdı.Dam demek aynı zamanda da ev di.Damda birileri yuvarlak taşı (loğ) yuvarlarmış gibi ses duydu.sonra bir kez daha duydu ve ses kesildi.Yataktan kalktı bir aydır hiç yıkanmamış ve değiştrilmemiş pantolon ve gömleğini giydi.evden dışarı adımını atmıştıki birde ne görsün ,her yer zifiri karanlık üzüm bağlarının olduğu yerlerde ateşler yukselip ,daha sonra sönüyordu.Ardından ayaklarının altından yer yerinde durmuyor zıplıyordu.Hareket edemez halde felç geçirmiş gibi dona kaldı.Evin kapısı üzerine düşecek sandı ve son bir hamle ile uzaklaştı ,o anda evin önünde bulunan bahçede kendini buldu.Birden yavaş yavaş gün aydınlanmaya başladı.Her tarafta düzgün giyimli ve ellerinde silahlar olan ,insanlar köyün tüm evlerinin etrafını sarmış,kardan adamlar gibi bekliyorlardı.Odruk evine baktı ,baktı,evini tanıyamadı, nerde olduğunu anlayamadı.Her yer değişmiş , evlerinin yerinde kocaman bir boşluk oluşmuştu.Ahırdaki hayvanlardan sadece hasta ve zayıf olan,bir eşşek kurtulmuş ve bahçeye ,yanına gelmişti.Kendini şaşıran Odruk, evi sandığı yerden aşagı doğru ,ilerledi ve üzüm bağlarının olduğu yer sandığı yere doğru ilerlemeye başladı.Giderek güneş doğdu ve her taraf aydınlandı.Etrafına bakındı,hiç bir yer tanıdık gelmiyordu.13 yaşında olmasına ve büyük baş hayvanların otlamasına yardım ettiğinden dağları ,ovaları,cayları ve tepeleri bir bir bilirdi.Burası başka bir yerdi.Galiba kendisi başka bir yere gelmişti ,nasıl olduğunu ise anlayamamıştı.Ayakabıları lastiktendi ve altları ve yanlardan geniş yırtıklar vardı.Korkudan olacak neden korktuğunu anlamadan ,yürüdüğünden ayakabılarının altı parçalanmış,ayaklarının altı da nasırlanmış gibi derisi ,kalınlaşmıştı.Sadece ayakları değil elleride aynı durumdaydı.Anladı ki artık yalnız ve tek başınaydı.Daha 5 yaşında iken küçük kuzuları otlatan Odruk,hayatı çok erken yaşta öğrenmiş,yalnızlığı da öğrenmişti.Yemek yemeyi sevmezdi çok zaman karnı ağrır kusardı.Sonra zamanla geçerdi.Zayıf ve çelimsizdi.Bir meşe ağacının altına uzandı,güneş tepeden geliyor,ışıkları yinede kendisini ısıtmıyordu.Çok yorgun ve umutsuzdu kimsesinin olmadığını ,bir yardım alabileceğinin umudunu da kaybetmişti.Gömleğini üstünden sıyırdı,altında iç çamaşırı da yoktu,derisi kalınlaşmış ve kararmıştı.Derisi güneşten mi yoksa kirden mi karardığı ayırd edilemiyordu.Kollardan başlayarak yırtmaya başladı.Çok kuvvetli ve on metrelik bir ip oluşturdu.Gözlerini altında yattığı agacın dallarıda gezdirdi salıncak şekline getirdi ve uykuya daldı.
       Toprak yoldan koyun sürüleri ,uzaktan toz duman çıkararak bir kilometre uzağında, geçen yoldan kendisine doğru geliyordu.Yaklaştıkça koyun olmaktan çıkıp garip şekilli yaratıklara dönüştüler .Merak ve korkuyla beklemeye başladı,artık koyun sürüleri olmadığını anlamıştı.Heyecenının yerini  korku almıştı, halada kendisine doğru geliyorlardı.Kocaman gözleri vardı. Korkudan dona kaldı yine dizlerinin bağı cözülmüştü çenesi istemsiz olarak şakımaktaydı.
Ne suç işlediğini ,neden kaybolduğunu, neden bütün bunlar ,anlamamıştı.Yartıklar giderek yaklaştı ,yaratığın üzerinde köyünde gördükleri insana benzeyen üniformalı insanlar  vardı,onlarında yüzüne köyde iken bakamamıştı,şimdide bakamayacaktı,meraktan olacak kısa bir bakış attı ve hemen yüzünü geri çevirdi ağaca baktı ve hazırladığı ipi gördü.
    hızla ipin bir ucunu cözdü ve boynuna doladı.İpe tutunarak ağacın gövdesinden yukarı çekti gövdesini ve gerginliği azalan ipi tekrar boynuna doladı.artık istesede, ip kısalmış ,boynuna dolayacak kadar ip kalmamıştı.Yaratıklar iyice yaklaşmış ,karşısında durmuşlardı.Artık korkusu kaybolmuş vucudunu tatlı bir yeyecan almıştı.Başını kaldırdı ,karşısındaki yaratıklara baktı.Gözlerinin altında ve üstünde kaşları vardı.sevecen gözlerle onlara baktı.Heyecanı da kaybolmuş rahatlamıştı.
Çok yüksek bir sesle bağırarak bana artık hiçbir şey yapamazsınız .Ben artık korkmuyorum .Ben büyüdüm dedi ve isterseniz uçarım dedi .Hemde bir kuş gibi.Karşısında Üniformalı insanlar duruyordu yaratıklar onlara birşey yapmamıştı anladı.Neden ellerinde silahlar olduğunu ise hiçbir zaman anlamayacaktı.Anlamakta istemeyecekti.Kendini ağçtan aşağıya uçmak için bıraktı.Boynu birac acıdı.Güneşin sıcaklığını hisseti,yıldızların ayın etrafında bir iki tur attı.Ağacın altına mutlu ve sevecen bir yüz ifadesiyle uzandı.
 Oskar Wind
yaban domuzları adlı eserden alınmıştır.
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol